Bir yanında Yeşilçay, diğer yanında Göksu dereleri, yeşilin binbir tonunu içinde barındıran ormanları ve Karadeniz'e bakan altın sarısı kumsallarıyla adeta bir yeryüzü cenneti, Ağva. Yeşilçay ve Göksu'nun denize döküldükleri yerde oluşan küçük bir delta üzerine kurulu olan şehir, Latince'de "iki dere arasındaki köy" ve "su" anlamlarına geliyor...
İstanbul'a sadece 97 km uzaklıktaki Ağva, Şile ilçesine bağlı bakir kalmış yerlerden biri. Şehrin karmaşasından, süratinden, gürültüsünden yorgun düşenler için ideal bir dinlenme, nefes alma yeri.
Ağva'nın tarihte bilinen ilk konukları Hititler olmuş. Daha sonra Frigler, Romalılar, Bizanslılar ve Osmanlılar bu büyülü güzelliklerden nasiplerini almışlar. Tarihi M.ö. 7. yüzyıla kadar uzanan Ağva'da, Hititler'e ve Frigler'e ait kalıntıları, ayrıca Roma ve Bizans döneminden kalan kilise kalıntılarını, mezar taşlarını görmek mümkün.
Masmavi Denizi ve Altın Sarısı Kumsalları Tertemiz
Sırtını yemyeşil ormanlara dayayan Ağva'nın cephesi Karadeniz'e dönük.
Kıyıya çok yakın yerleşim alanı olmaması, Ağva sahillerinde görüntü ve deniz kirliliği gibi bir sorunu ortadan kaldırıyor. Bu sayede geniş kumsalları ve berrak denizi runuzu da okşayan bir yapıya bürünüyor.
Şehrin batısından nazlı nazlı kıvrılarak Karadeniz'e dökülen Göksu'nun kıyıları yemyeşil bitki örtüsü ve kimi bölümlerininde geçit vermeyen sazlıklarla kaplı. Karadeniz'e dökülen ağzı geniş bir kumsala açılıyor. Sahilinin her iki tarafında konaklama ve günübirlik tesisler bulunan derenin güzelliği görülmeye değer.
Ağva'nın doğusunda kalan Yeşilçay; adını her iki sahilindeki bitki örtüsünün suya yansıyan görüntüsünden alıyor. Mendirekleri ve rıhtımı sayesinde burası küçük tekneleri için doğal bir liman işlevi görüyor. Mendirekle ilçe merkezi arasında uzanan rıhtımda her zevke uyan kafe ve restoranlar sıralanıyor. Ağva'yı dolaşırken mola vermek isterseniz bunlardan birine girerek yorgunluğunuzu giderebilirsiniz.
Rıhtımın bittiği yerde balıkçı teknelerinin bağlı olduğu ahşap iskelleler başlıyor. çoğu derme çatma olan bu iskelelerin bazılarında, minik birer balkon çıkıntıları var. Balıkçılar burada ağlarını onarırken bir taraftan da bu inanılmaz keyifli manzaranın tadını çıkarıyorlar. Yeşil renk o kadar yoğunk ki, sahil boyunca yürüdüğünüzde sadece iskeleleri değil tekneleri bile zor görüyorsunuz.
Kandıra yolundan sapılan kilimli ve Kadırga koyları, Ağva'ya 10/15 dakika mesafede bulunuyor. Her ikisinde de piknik yapılıp denize girilebiliyor. Ayrıca Ağva'da sadece denizden ulaşılabilen minik koylar da bulunuyor. Teke yolu üzerinde bulunan şelale ise, Ağva'ya neredeyse yürüyüş mesafesinde. Burada şöyle bir soluklanmanın, piknik yapmanın keyfine doyum olmuyor.
İki derenin arasında kalması Ağva'yı adeta bir balık cenneti haline getiriyor. Karadeniz'deki balıkların hemen hemen tamamı buralara tatlı su banyosu yapmaya geliyorlar. Tekneler, balıklarla öyle doluyorki, neredeyse batacakmış gibi duruyorlar. İstanbul'un balık ihtiytacının önemli bir bölümünü ağva karşılıyor.
Ayrıca Ağva'ya geldiğinizde canınız eğer bir tekne turu çekerse Gelin Kayası, Kilimli koyu ve hatta biraz daha vakit bulabilirseniz Saklı Göl gibi yerleri görmeden dönmeyin.
Kaynakça: Ağva Tatil Rehberi